Lübnan Parlamentosu Joseph Aoun’u Devlet Başkanı Olarak Seçti
Lübnan parlamentosu Perşembe günü ordu komutanı Joseph Aoun’u devlet başkanı olarak seçti ve bu seçim ABD’nin de desteğini kazanan bir generalin seçilmesiyle gerçekleşti.
Lübnan’ın mezhep temelli siyasi sisteminde boş kalan başkanlık makamı, Marunî bir Hristiyan’a ayrılmıştı ve Michel Aoun’un Ekim 2022’de görev süresinin sona ermesinden bu yana boştu. 128 sandalyeli parlamentoda derin bölünmeler nedeniyle aday belirlenememişti.
Lübnan’da Hristiyan olması zorunlu olan Cumhurbaşkanı, 2 yıl sonra ilk kez seçildi. ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein, bu koltuğun özellikle doldurulması gerektiğini belirtmiş ve Aoun’u desteklediğini açıklamıştı.
Uluslararası destek, özellikle Suudi Arabistan’dan gelecek mali yardım, Aoun’un seçilmesine bağlıydı. Bu mesajın net olduğunu belirten Hristiyan milletvekili Michel Mouawad, oylama öncesinde Reuters’a yaptığı açıklamada, “Uluslararası toplumdan açık bir mesaj aldık; desteklemeye hazırlar ama bunun için bir başkan ve hükümet gerekiyor” dedi.
Bazı Lübnanlı vekiller, bu durumu “Lübnan’ın bağımsızlığına yapılmış bir saldırı’ olarak yorumladı. Bazı oy pusulaların içinden “bağımsızlık köşede ağlıyor” gibi protesto yazıları çıktı. Bu oylar geçersiz sayıldı.
ATEŞKESİ KORUYACAK
Aoun, ilk turda 86 oy barajını aşamasa da, Meclis Başkanı Nebih Berri’nin açıklamasına göre ikinci turda Hizbullah ve müttefiki Amal Hareketi’nin desteğiyle 99 oy aldı.
Fransa ve Suudi Arabistan’ın arabuluculuk girişimleri ve Hizbullah’ın uzun süredir desteklediği Süleyman Frangieh’in adaylıktan çekilmesi, Aoun’un seçiminde belirleyici oldu.
Yeni başkanın, Sünni bir başbakanın atanması için milletvekilleriyle danışmalarda bulunması gerekiyor, ancak bakanlık pozisyonları üzerindeki pazarlıklar süreci uzatabilir.
Aoun, aynı zamanda Washington ve Paris’in arabuluculuğunda Kasım ayında varılan Hizbullah ile İsrail arasındaki ateşkesi sağlamlaştırmada kritik bir rol oynayacak.
2017’den bu yana ABD destekli Lübnan ordusunun komutanı olan Aoun, Hizbullah’ın etkisini sınırlamaya yönelik uzun vadeli bir Amerikan stratejisinin parçası olarak, ordunun düzenli şekilde ABD yardımını almasını sağladı.
